28 Temmuz 2013 Pazar

Hz. Mehdi (a.s.)'nin hicri 1400'de zuhur edeceği açıkça bildirilmiştir.


1.    Bediüzzaman, Hz. Mehdi (a.s.)’nin Hicri 1400'lü yıllarda  görev yapacağını; “İSTİKBAL-İ DÜNYEVİYEDE (dünyanın geleceğinde)1400 SENE SONRA GELECEK BİR HAKİKATİ…” ifadesiyle bildirmektedir. (Sözler, s. 318)1

2.    Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen bir hadiste “İnsanlar 1400 senesinde Hz. Mehdi (a.s.)'nin yanında toplanacaklardır.” ifadesiyle Hz. Mehdi (a.s.)’nin Hicri 1400’de zuhur edeceği haber verilmiştir.
(Risaletül Huruc-ül Mehdi, s. 108)2

3.    Bediüzzaman Hz. Mehdi (a.s.)’nin “KENDİNDEN BIR ASIR SONRA” geleceğini “…BUNDAN BİR ASIR SONRA ZULÜMATI DAĞITACAK ZATLAR İSE, HAZRET-İ MEHDİ (A.S.)'NİN ŞAKİRTLERİ (TALEBELERİ) OLABİLİR” ifadesiyle haber vermiştir. (Şualar, s. 605)3

4.    Bediüzzaman Hz. Mehdi (a.s.)’nin beklendiğini ve kendinden bir asır sonra gelecek bir zat olduğunu “…HAKİKİ BEKLENİLEN VE BİR ASIR SONRA GELECEK O ZAT…” ifadesiyle bildirmiştir. (Kastamonu Lahikası, s. 57)4


5.    Her 100 senede bir Allah’ın bir müceddid yani dini canlandırıp yenileyen birini göndermesi ve Hicri 1400’ün müceddidinin Hz. Mehdi (a.s.) olduğu Sünen-i Ebu Davud’da “Gerçekten Aziz ve Celil olan Allah HER YÜZ SENENİN BAŞINDA şu ümmetin dinini bidatten (dine sonradan karışmış batıl uygulamalardan) ayıracak, yenileyecek (ilim sahibi) bir zatı gönderir.” (Sünen-I Ebu Davud, 5/100) ifadesiyle, Mektubat-I Rabbani’de “HER YÜZ SENE BAŞINDA bu ümmetin uleması arasından BİR MÜCEDDİD GELECEK ve şeriatı ihya edecektir (canlandıracaktır).” (Mektubat-ı Rabbani, 1/520) ifadesiyle, Üstad Said Nursi’nin Barla Lahikası’nda; “"HER YÜZ SENEDE BİR, CENAB-I HAK BİR MÜCEDDİD-İ DİN (DİNİ YENİLEYEN) GÖNDERİYOR..."  (Barla Lahikası, s. 119) ifadesiyle açıkça belirtilmiştir.5


6.    Büyük İslam alimi İmam Rabbani, Hz. Mehdi (a.s.)’nin Peygamberimiz (s.a.v.)’den 1000 sene geçtikten sonra Hicri 2000 içinde geleceğini; “Kuran hükümlerinin kuvvetlendirilmesi, milleti yenilemesi bu İKİNCİ BİNDEDİR. … Hz. İsa'nın (a.s.) HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN BU BİN İÇİNDE VAROLUŞLARIDIR.” (Mektubat-ı Rabbani, c.1, s. 611), ve

“… ARADAN BİN SENE GEÇTİKTEN SONRA, HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN GELİŞİ DE BUNUN İÇİNDİR…” (Mektubat-ı Rabbani, c.1, s. 440)6 açıklamalarıyla ifade etmiştir.

7.    Üstad Hicri 1327’de Şam’da Emevi Camii’nde verdiği hutbesinde ise; “YETMİŞ BİRDE FECR-İ SADIK (tan yerinin ağarması, Güneş doğmadan önceki kızıllık, sabah vakti) BAŞLADI veya başlayacak. Eğer bu, fecr-i kazib (sabaha karşı ufukta yayılmaya başlayan birinci kızıllık) de olsa, OTUZ KIRK SENE SONRA FECR-İ SADIK  (fecr-i kazibden sonra yayılmaya başlayan ikinci aydınlanma)ÇIKACAK.” (Hutbe-i Şamiye, s. 23)7 ifadesiyle Hicri 1400’e işaret etmiş ve Fecr-i Sadık’ın çıkacağı tarihi vermiştir.


Bediüzzaman'a göre fecr-i sadık'ın çıkacağı yıllar:

1371 + 30 = 1401 = 1981
1371 + 40 = 1411 = 1991


Bediüzzaman’ın bu izahına göre; Hakkın karşısında batılı temsil eden düşünce olan ateizmin ve materyalist felsefenin dağıtılmaya başlamasının 1981-1991 yıllarında, fikren tam anlamıyla susturulup dağıtılmasının ise 2001 yılında olacağına işaret etmiştir.

_______________________________

KAYNAKÇA

1 İSTİKBAL-İ DÜNYEVİYEDE
 (dünyanın geleceğinde) 1400 SENE SONRA GELECEK BİR HAKİKATİ asırlarında karib (yakın) zannetmişler. (Sözler, s. 318)


2 İnsanlar 1400 senesinde Hz. Mehdi (a.s.)'nin yanında toplanacaklardır. (Risaletül Huruc-ül Mehdi, s. 108)

Şimdi hatıra geldi ki, eğer şeddeli "lamlar" ve "mimler" ikişer sayılsa BUNDAN BİR ASIR SONRA ZULÜMATI DAĞITACAK ZATLAR İSE, HAZRET-İ MEHDİ (A.S.)'NİN ŞAKİRTLERİ (TALEBELERİ) OLABİLİR (Şualar, s. 605)

Bu zamanda öyle fevkalade hakim cereyanlar var ki, herşeyi kendi hesabına aldığı için, faraza HAKİKİ BEKLENİLEN VE BİR ASIR SONRA GELECEK O ZAT dahi bu zamanda gelse...(Kastamonu Lahikası, s. 57)


Ebu Hüreyre'nin rivayetine göre; Resulullah (S.A.V.) şöyle buyurmuş: Gerçekten Aziz ve Celil olan Allah HER YÜZ SENENİN BAŞINDA şu ümmetin dinini bidatten (dine sonradan karışmış batıl uygulamalardan) ayıracak, yenileyecek (ilim sahibi) bir zatı gönderir. (Sünen-i Ebu Davud, 5/100)
HER YÜZ SENE BAŞINDA bu ümmetin uleması arasından BİR MÜCEDDİD GELECEK ve şeriatı ihya edecektir (canlandıracaktır). (Mektubat-ı Rabbani, 1/520)
Ashab-ı Kütüb-i Sitte'den İmam-ı Hâkim'in Müstedrek'inde ve Ebu Dâvud'un Kitab-ı Sünen'inde, Beyhaki "Şuab-ı İman"da tahric buyurdular (meydana koydular): "HER YÜZ SENEDE BİR, CENAB-I HAK BİR MÜCEDDİD-İ DİN (DİNİ YENİLEYEN) GÖNDERİYOR..." (Barla Lahikası, s. 119)

Kuran hükümlerinin kuvvetlendirilmesi, milleti yenilemesi bu İKİNCİ BİNDEDİRBu davanın doğruluğuna adil şahid: Hz. İsa'nın (a.s.) HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN BU BİN İÇİNDE VAROLUŞLARIDIR.(Mektubat-ı Rabbani, c.1, s. 611)

Resulullah (S.A.V.)'in ümmeti arasından çıkanlar pek kamildirler. Yani Resulullah (S.A.V.)'in irtihali (vefatı) üzerinden bin sene geçtikten sonra isterse az olsunlar. ARADAN BİN SENE GEÇTİKTEN SONRA, HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN GELİŞİ DE BUNUN İÇİNDİR. Onun mübarek kudümünü (gelişini), Hatem'ür-rüsül Resulullah (S.A.V.) müjdelemiştir. Hz. İsa (as) dahi aradan bin sene geçtikten sonra nüzul edecektir (inecektir). (Mektubat-ı Rabbani, c.1, s. 440)

7 YETMİŞ BİRDE FECR-İ SADIK (tan yerinin ağarması, Güneş doğmadan önceki kızıllık, sabah vakti) BAŞLADI veya başlayacak. Eğer bu, fecr-i kazib (sabaha karşı ufukta yayılmaya başlayan birinci kızıllık) de olsa, OTUZ KIRK SENE SONRA FECR-İ SADIK  (fecr-i kazibden sonra yayılmaya başlayan ikinci aydınlanma) ÇIKACAK. (Hutbe-i Şamiye, s. 23)

21 Haziran 2012 Perşembe

Hz. Mehdi (a.s.), ateşin en alçak tabakasında yer alacakları bildirilen münafıklar ile mücadele edecektir.


O (Hz. Mehdi (a.s.) bir süre onlardan uzaklaşacak, böylece dalalet ehli ayrılacaktır. Öyle ki cahil şöyle diyecek: Allah’a ulaşmak konusunda al-i Muhammed’e (Peygamberimiz (s.a.v.)’in soyundan birine)) ihtiyaç yoktur.”

(Gaybet-i Numani, sf. 161)


Allah insanlık tarihi boyunca her kavme, hak dini, güzel ahlakı, ahiretin varlığını, dünya hayatının geçiciliğini anlatacak peygamberler ve elçiler göndermiştir. Allah bu elçileri vesile ederek insanları hidayete ve hak dine davet etmiştir.

Hz. Mehdi (a.s.)’de Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından Hicri 1400’de geleceği müjdelenmiş olan insanların hidayetine vesile olacak bir elçidir. Allah, Hz. Mehdi (a.s.)’nin eliyle deccaliyet sistemini; Darwinizm, materyalizm, komünizm, faşizm gibi insanlara acı, huzursuzluk ve savaş getiren, tüm dünyayı kana ve gözyaşına boğan bu şeytani sistemleri fikren etkisiz hale getirecektir. Hz. Mehdi (a.s.) döneminde insanlar Allah’a iman edecek, Kuran ahlakını benimseyecek, Peygamberimiz (s.a.v.)’in sünnetine uygun yaşayacak, barış, kardeşlik, birlik ve huzur içinde olacaklardır.

Ancak bu ortamın öncesinde Hz. Mehdi (a.s.); bir süre talebeleriyle birlikte gözlerden uzak bir yaşam sürecektir. Bu süreçte, talebeleri arasında kendini Müslüman gibi gösteren ancak gerçekte iman etmeyen münafıklar çıkacak bunlardan bazıları Hz. Mehdi (a.s.)’nin yanından; “Allah’a iman etmek için Peygamber (s.a.v.) soyundan bir kişiye ihtiyacımız yok,...” türünde misaller vererek ayrılacaklardır. Tarih boyunca Allah’ın peygamberlerinin, elçilerin, müceddidlerin, müçtehidlerin, büyük alimlerin, mürşitlerin inkarcılar tarafından kabullenilmemesi gibi talebeleri arasından çıkan bazı münafıklar da Hz. Mehdi (a.s.)’yi kabullenmek istemeyeceklerdir:

Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden öncekiler de yalanlandı; ... (Fatır Suresi, 25)

Oysa ki, din ahlakından uzaklaşıldığı, kötülüğün, şiddetin, adaletsizliğin ve ahlaksızlığın arttığı zamanlarda Allah; toplumlara hak dini anlatacak, onları haram eylemlerden sakındıracak ve iyiliği emredecek peygamberler, elçiler, müceddidler, mürşitler, hidayet önderleri göndererek insanları din ahlakına davet etmiştir.

Ey Ademoğulları, içinizden size ayetlerimi haber veren elçiler geldiğinde, kim sakınırsa ve (davranışlarını) düzeltirse işte onlar için korku yoktur, onlar mahzun olmayacaklardır. (Araf Suresi, 35)

Ahir zamanda; fitnenin, kötülüğün iyice arttığı, haramların helal, helallerin haram sayıldığı böyle bir dönemde de Allah, Hz. Mehdi (a.s.)’yi ahir zamanın en büyük müceddidi (yenileyen, her yüz yıl başında dini hakikatleri devrin ihtiyacına göre ders vermek üzere gönderilen büyük âlim), hakimi, mürşidi ve kutb-u azamı olarak gönderecektir.

Üstad Said Nursi Hazretleri, Hz. Mehdi (a.s.)’nin ahir zamanın büyük fesadı zamanında gönderileceğini Mektubat’ında şöyle bildirmiştir:

“Cenab-ı Hak; ... ahirzamanın en büyük fesadı zamanında; elbette en büyük bir müçtehid, hem en büyük bir müceddid (ihtiyaç olduğunda âyet ve hadislerden hüküm çıkaran büyük İslâm alimleri ve önderleri), hem hakim, hem Mehdî, hem mürşid, hem kutb-u a'zam (zamanın en büyük dini lideri) olarak bir zat-ı nuranîyi (nurlu bir şahsı) gönderecek ve o zat da, Ehl-i Beyt-i Nebevîden Hz. Peygamber (s.a.v.)’in soyundan) olacaktır.” (Mektubat | Yirmi Dokuzuncu Msektup | sf.49)

Hz. Mehdi (a.s.) insanlar arasında Kuran-ı Kerim ve Peygamberimiz (s.a.v.)’in sünnetiyle hükmedecektir. Münafıklar ve Allah’ı inkar edenler ne kadar engellemeye çalışsalar da Hz. Mehdi (a.s.) Allah’ın izniyle görevini en güzel şekilde yerine getirecektir.

Hadiste ayrıca “al-i Muhammed” ifadesiyle, Hz. Mehdi (a.s.)’nin Peygamberimiz (s.a.v.)’in soyundan olduğuna da bir keze daha dikkat çekilmiştir.

Hz. Mehdi (a.s.)'nin görev süresi çeşitli dönemlerden oluşmaktadır.

Hz. Mehdi (a.s.), Allah’ın izniyle 35-40 yaşları arasında vazifeye başlayacaktır. Kendisi 40 yaşlarında zuhur ettiğinde halk tarafından onun Hz. Mehdi (a.s.) olduğu bilinmeyecek ancak zamanla bu anlaşılacaktır.

Bazı kişilerin iddia ettikleri gibi; Hz. Mehdi (a.s.) zuhur eder etmez anlaşılacak uhrevi özelliklere sahip; atom bombasının, tankların, topların bile etki etmediği, başının üstünde aleni görünür şekilde bulut üzerinde melekler görünen bir kişi olmayacaktır. Meleklerin görünmesi, ancak melekler aleminde gerçekleşen, meleklerin göreceği bir olay olacaktır. (Doğrusunu Allah bilir.) Ancak Peygamberimiz (s.a.v.)’in sahih hadislerinde böyle bir Mehdi tanımı kesinlikle yoktur. Allah’ın adetullahında, yaratılan her insan imtihan olmaktadır. Bu tür uhrevi özelliklere sahip hiçbir peygamber yeryüzüne gelmemiştir.

Hz. Mehdi (a.s.), Allah’ın meydana getirip onu vesile kılacağı çok sayıdaki başarısıyla insanlar tarafından tanınacaktır. İslam ahlakının dünyaya hakim olmasına Allah onu vesile edecek ve insanlara Hz. Mehdi (a.s.)’yi tanıtacaktır. Ancak asıl Hz. İsa (a.s.)’ın; onun imamlığında, arkasında namaz kılmasıyla kendisinin Hz. Mehdi (a.s.) olduğu anlaşılacak, “Allahualem bu kişi Hz. Mehdi (a.s.)’dır” denecektir.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’in ahirzamanla ilgili hadislerinde geçen; "Hz. Mehdi (a.s.) 14 sene yaşayacak", "Hz. Mehdi (a.s.)'nin hayatı 30 senedir" ve "Hz. Mehdi (a.s.) dünyada 40 yıl kalacaktır ..." şeklindeki ifadeler, Hz. Mehdi (as)'nin hayatının, fikri mücadelesinin ve Kuran ahlakına dayalı manevi hükümranlık süresinin çeşitli dönemlerine işaret etmektedir.

Hadislerde Hz. Mehdi (a.s.) ile ilgili çok detaylı bilgiler verilmiş ve bu mübarek ahirzaman şahsının hayatının önemli dönemlerine dikkat çekilmiştir. Örneğin hadislerde Hz. Mehdi’nin ortaya çıkmadan önce çok büyük zulümlere uğrayacağı, saldırı ve iftiralara maruz kalacağı tarif edilmektedir. Hapis dönemleri, tutuklanmalar, baskılar Hz. Mehdi’nin hayatının çok önemli bir dönemini oluşturacaktır. Hz. Mehdi gibi talebeleri de dönemin inkarcılarından çok şiddetli eziyetler görecek, çok şiddetli denemelerden geçirileceklerdir. Hz. Mehdi ve talebelerinin inkar edenlerle, ahir zamanın münafıklarıyla, bazı Fıkıh alimleriyle ve ahir zaman deccaliyle yapacağı fikri mücadele de bu zaman aralıklarından biridir. Hz. Mehdi’nin talebelerinin sayısının 313 olduğu da hadislerde bildirilmektedir. Bu sayı düşünülürse bu kadar kişinin Hz. Mehdi’nin çevresinde birleşmelerinin, eğitilmelerinin, imani yönden olgunlaşmalarının da belli bir zaman alacağı daha iyi anlaşılır. Tüm bu olay ve gelişmeler, Hz. Mehdi’nin ortaya çıkmasından ve iktidar sahibi olmasından önce uzun bir dönem geçeceği ve bu dönemin belli evreleri olacağını göstermektedir.

Yine hadislerden Hz. Mehdi’nin tüm milletlere hakim olmasının da uzun bir dönem alacağı anlaşılmaktadır. İslam alimlerinin de belirttikleri üzere, ülkelerin Hz. Mehdi (a.s.) tarafından birbiri ardına manen ve fikren fethedilmesi belli bir zaman alacaktır.

Hz. İsa’nın yeryüzüne ikinci kez gelişinin ardından yaşanacaklar, Deccal ile yapılacak olan fikri mücadele, İslam ahlakının tüm dünyaya hakim olmasının ardından yaşanacak olan Asr-ı Saadet dönemi hadislerde farklı zaman aralıkları olarak ve çok detaylı ifade edilmiştir.

Hz. Mehdi’nin görev süresindeki bu dönemler Peygamberimiz (s.a.v.)’den şu şekilde rivayet edilmiştir:

Resulullah (S.A.V) şöyle buyurmuştur: "Benim ümmetimin içinde Hz. Mehdi (a.s.) çıkacak, 5 VEYA 9 YIL (HÜKÜM SÜREREK)yaşayacaktır. Bir adam ona gelecek ve: Ey Mehdi (a.s)! Bana (mal) ver diyecek. O da onun elbisesini yayıp, içine taşıyabileceği kadar mal dolduracaktır."

(Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")

"...Malı bölecek ve insanlara peygamberlerinin sünnetiyle davranacakİslam'ı aradaki komşu diyarlara bildirecek, 7 YIL KALACAK sonra vefat edecek ve Müslümanlar namazını kılacaklar."

(Ali b. Sultan Muhammed el-Kari el-Hanefi "Risaletül Meşreb elverdi fi mezhebil Mehdi")

Ebu Abdullah Hüseyin b. Ali'den rivayet göre;
Hz. Mehdi (a.s.) 19 YIL hüküm sürecektir.

(Ukayli "En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam ve'l kamal")

Taberani ve Ebu Nuaym'ın, Ebu Said El-Hudri (RA)dan rivayetlerine göre; Resulullah şöyle buyurmuştur: "Benim Ehl-i Beyt'imden bir adam çıkacaktır. O, benim sünnetimi anlatacaktır. Allah (c.c.) onu hürmetine gökyüzünden yağmur indirecektir. Yeryüzü (Allah (c.c.)ın emri ile) bereketini dışarı çıkaracaktır. O, daha önce zulüm ve haksızlıkla doldurulmuş olan dünyayı hak ve adeletle dolduracaktır.BU SÜNNETİ 7 YIL YAPACAKTIR."

(Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar)

Hz. Ali'den rivayete göre; Hz. Mehdi (a.s.), bütün bit'adları yok edecek ve bütün sünnetleri de ikame edecektir. Konstantiniyye'yi, Çin'i, Deylem Dağı'nı fethedecektir. HZ. MEHDİ (A.S.) BU HAL ÜZERE 7 YIL KALACAKTIR. Onun her senesi, sizin on seneniz gibidir.

(Ukayli "En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam ve'l kamal")

Darakutni ve Taberani'nin, Ebu Hureyre (RA)dan rivayetlerine göre;
Resulullah (SAV) şöyle buyurmuştur: "Benim ümmetimin içinde Hz. Mehdi (a.s.) olacaktır. HER NE KADAR 7 VEYA 8, YAHUT DA 9 YILDAN AZ OLSA BİLE, daha önce benzeri olmayan bir şekilde ümmetimden günahsız ve günahkar olan herkes onun devrinde nimetlendirilecektir."

(Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")

Nuaym'ın, Zühri'den rivayetine göre;
Hz. Mehdi (a.s.) 14 SENE yaşayacak, sonra normal bir şekilde ölecektir.

(Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")

Yine Nuaym'ın Bukye b. Velit'den rivayetine göre; 
HZ. Mehdi (A.S.)'nin HAYATI 30 SENEDİR. (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")
"Yine Nuaym'ın, Dinar b. Dinar'dan rivayetine göre; HZ. Mehdi (A.S.) DÜNYADA 40 YIL KALACAKTIR.

(Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")

17. yüzyılın Büyük İslam alimi, müceddid Medineli Allame Muhammed b. Resul el-Hüseyni el-Berzenci “Kıyamet Alametleri” isimli çok önemli eserinde Hz. Mehdi’nin hakimiyet süresi ile ilgili çok önemli bir hususa dikkat çekmekte ve İbni Hacer’in El-Kavlül Muhtasar isimli eserini kaynak olarak göstererek, “Bu rivayetlerin hepsi zuhuru ve gücü itibariyle doğrudur” demektedir. YaniHADİSLERDE BELİRTİLEN FARKLI TARİHLERİN HEPSİ DOĞRUDUR VE BU TARİHLER ALLAH’IN İZNİYLE ÇOK UZUN BİR ÖMÜR SÜRECEK OLAN HZ. MEHDİ’NİN HAYATININ FARKLI DÖNEMLERİNİ İŞARET ETMEKTEDİR.

Muhammed b. Resul el-Hüseyni el-Berzenci şu önemli açıklamalarda bulunmaktadır:

Birincisi, Peygamber (sav) Ümmetini bilhassa Ehli Beytini bir çok şeyle müjdelemiştir. Onların her türlü zulüm ve işkencelerinden kurtarılacaklarını anlatmıştır. Bu da ancak uzun bir müddet yapılacak olan adalete bağlıdır. Yedi ve dokuz sene gibi kısa bir süre ise buna kâfi değildir.

İkincisi, Mehdî tıpkı Zülkarneyn ile Süleyman gibi bütün dünyaya hükmedecek. Diğer ülkelerde Mescitler, binalar kuracak, dokuz sene gibi az bir müddet yapacak olduğu fikri mücadeleye ve diğer işlere yetmez.

Üçüncüsü, onun zamanında ömürler uzayacak. Ömürlerin uzaması, onun da uzun ömürlü olmasını gerektirir... Aksi halde ömürlerin uzamasının bir anlamı kalmaz.

Dördüncüsü, O, Rumlarla dokuz senelik bir barış andlaşması yapacak; buna göre Konstantiniye’de yedi sene ikâmet edecek. Oraya iki kere gidişi ve dönüşü tabii ki yıllar alacaktır. Süfyanî ile yapacağı fikri mücadele de öyle. Çünkü yukarıda da arz ettiğimiz gibi, Süfyanî kendisine biat ettikten üç sene sonra andlaşmayı bozacak ve bu yüzden onunla fikren mücadele etmek zorunda kalacaktır.

Hindi ve diğer ülkeleri feth etmesi de muhakkak ki yıllara malolacaktır. Nitekim bütün bu anlattıklarımız, muhtelif rivayetlerde varid olmuştur.

Bütün bu işler, hükümranlığı süresinin dokuz yıldan fazla olduğunu göstermektedir Öyleyse, YEDİ SENE İLE TAHDİD (EDİLMESİ (SINIRLANDIRILMASI), BÜTÜN ÜLKELERE TAM MÂNASİYLE YEDİ SENE HÂKİM OLMASI İTİBARİYLEDİR, ONDOKUZ YIL İLE TAHDİDİ (SINIRLANDIRILMASI), SÜFYANÎ İLE FİKRİ MÜCADELE YAPMASI, ONU FİKREN MAHLUP EDİP, ÜLKELERE (MANEN VE FİKREN) HÂKİM OLMASI VE BÜTÜN İNSANLARIN EMRİNİN ALTINA GİRMESİ İTİBARİYLEDİR... (yani bu zamanda geçen süre itibariyledir ki, bu da ondokuz seneyi içine alır...)

Yukarda arz etmiştik: O, Rumlarla dokuz sene barış yapacak, onlarla fikri mücadele yapması ve duruma hâkim olması, takriben on sene sürer, Şam’a girmesi, Süfyanî’nin ona biat etmesi, üç sene sonra biat’dan vaz geçmesi, bu yüzden onunla fikri bir mücadele yapması ve dolayısıyla bu aradan bir sürü senelerin geçmesi tahminen yirmi dört yılı bulur... Mekke’ye girmesi, orada Mekke Emrinin düşünce sistemini çökertmesi, dolayısıyla bütün Hicaz ülkelerine manen ve fikren hâkim olması da aşağı yukarı kırk seneyi bulur.. Sonra bütün ülkelere manen ve fikren hâkim olması, Horosanlı Haşimî’nin zuhur etmesi ... de az vakit almaz!.. Kaldı ki dokuz veya aşağı bir zaman hâkim olması, İsa’nın (A.S.) nüzulundan sonra olması da muhtemeldir...

(Kıyamet Alametleri, Medineli Allame Muhammed b. Resul el-Hüseyni el-Berzenci, Pamuk Yayıncılık, 185, 186)

Hz. Mehdi (a.s) kendisine yardımcı olan melekten habersiz olacak


(Hz. Mehdi (a.s.)) Peygamberimiz (sav)’in adımlarını izleyecek. Kendisine görünmeden ona yardımcı olan bir melek olacak. Bitkini canlandıracak ve zayıfa yardımcı olacak.

(Şeyh Muhiddin Arabi, Fütuhatül Makiyye, Bölüm 366)

Hz. Mehdi (a.s.) Peygamberimiz (sav)’in sünnetine tam uygun hareket edecek. Hz. Mehdi (a.s.)'ye Mikail, Cebrail ve diğer melekler yardımcı olacak. Hadiste Hz. Mehdi (a.s.)'nin kendisine yardımcı olacak melekten haberdar olmayacağına dikkat çekilmiştir. Samimi gözle bakan bir insan Allah’ın yardımını Hz. Mehdi (a.s.)'nin üzerinde hissedecek fakat aklın ihtiyarını kaldıran bir olayla karşılaşmayacaktır. Bu melekten yalnızca melekler alemi haberdar olacaktır.

Melekler insanlara görünmeyeceklerdir. Melekler, Hz. Mehdi (a.s.)'ye görünmeden yardım edecekler, insanların kalbine Allah'ın dilemesiyle, 'Bu kişi Hz. Mehdi (a.s.)'dir' diye ilham edeceklerdir. Bazı kişilerin dediği gibi gökten melekler insanlara görünecek şekilde "Bu Hz. Mehdi (a.s.)'dir. Ona uyun" dese, ayrıca buluttan bir el çıksa ve Hz. Mehdi (a.s.)'yi göstererek ona biat edilmesini işaret etse ve milyonlarca insan bu duruma şahit olsa, bütün bu açık ve kesin delillere rağmen Hz. Mehdi (a.s.) yine de Mehdiliğini kabul etmezse, meleklerin hiç birinin sözüne inanmıyor anlamı çıkar. Bu da olacak bir şey değildir. Meleklerin açık ve aleni konuşmaları kendi aralarında olacaktır.

Hadiste ayrıca Hz. Mehdi (a.s.)'nin insanlarda genel olarak bulunan bitkinliği kaldırıp, şevklerini artıracağından ve zayıf kimselere yardımcı olacağından bahsedilmektedir.

Hz. Mehdi (a.s.), 1979 yılında meydana gelen Independenta gemi infilakı sırasında İstanbul'a gelmiştir

Hüseyin b. Ali (RA) dan şöyle rivayet olunmuştur:
"GÖKYÜZÜNDE DOĞU CİHETİNDEN, GECEYİ AYDINLATAN BÜYÜK BİR ATEŞ GÖRDÜĞÜNÜZ VAKİT, İŞTE O AN, HZ. MEHDİ (A.S.)’NİN GELİŞ VAKTİDİR."

Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar

Hadiste Peygamberimiz (s.a.v.)’in bildirdiği bu büyük patlama ve ardından ortaya çıkan büyük ateş 1979 yılında yani Hicri 1400’de Kadıköy açıklarında meydana gelen İndependenta adlı petrol yüklü tankerin infilakını haber vermektedir. Peygamberimiz (s.a.v.), İstanbul’da meydana gelen bu büyük olay anının Hz. Mehdi (a.s.)’nin İstanbul’a geliş vakti olduğunu; “... İŞTE O AN, HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN GELİŞ VAKTİDİR." ifadesiyle açık bir şekilde bildirmiştir.

Ayrıca son 1000 yılın en büyük müceddidi olan Üstad Said Nursi Hazretleri’nin külliyatında da, Hz. Mehdi (a.s.)’nin Hicri 1400, Miladi 1979 yılında zuhur edeceği;

“İSTİKBAL-İ DÜNYEVİYEDE (dünyanın geleceğinde) 1400 SENE SONRA GELECEK BİR HAKİKATİ…”

(Sözler, s. 318)

Hz. Mehdi (a.s.) İstanbul'u manen fethedecektir

Uzak yerlerdeki talebeleri Hz. Mehdi (a.s.)'ye biat edecek. Zulümü ve zalimleri fikren etkisiz hale getirecek, ülkeler düzelecek, CENAB-I HAK KENDİSİNE İSTANBUL'U (MANEN) FETHETTİRECEKTİR."

Ukayli "En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam ve'l kamal

Resullah (SAV) şöyle buyurmuştur:
"Ehli Beytimden bir adam Hz. Mehdi (a.s.), (dünyaya) sahip oluncaya kadar kıyamet kopmaz.
O (HZ. MEHDİ (A.S.)), İSTANBUL'U VE CEBEL'İ (dağı- İstanbul’un 7 Tepe’sini) (MANEN) FETHEDECEKTİR"

Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar

Hz. Mehdi (a.s.) zuhur ettiğinde uzak yerlerde hatta uzak ülkelerde yaşayan müslümanlar bile ona sevgi ve bağlılıklarını ifade edeceklerdir. Hadiste Peygamberimiz (s.a.v.), Hz. Mehdi (a.s.)’nin İstanbul’u ve dağı manen fethedeceğini bildirmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) hadiste geçen cebel yani dağ ifadesiyle İstanbul’un 7 tepesine dikkat çekmiştir. Bilindiği gibi İstanbul’un en büyük özelliklerinden biri de 7 tepe üzerine kurulu olmasıdır. “7 tepe”tanımlaması insanların aklına hemen İstanbul’u getiren çok ünlü bir tanımdır.

Allah Hz. İbrahim (a.s.)'i olduğu gibi Hz. Mehdi (a.s.)'yi de inkarcıların bütün tuzaklarından emin bir şekilde güvenliğe çıkaracaktır

Peygamber İbrahim (a.s.) gibi İmam Mehdi (a.s.) de ALEVLENEN ATEŞTEN GÜVENLİ VE EMİN OLARAK çıkacaktır.

Mikyaal al-Makaarem, Cilt 1, Sayfa 181

Bütün peygamberler, samimi Müslümanlar dünya hayatındaki imtihanın bir gereği olarak ve Allah’a olan sevgilerine, sadakatlerine, imani derinliklerine kendi kendilerinin şahit olmaları için inkarcıların baskılarına, zorluklara ve çileye maruz kalmışlardır. Hz. Nuh (a.s.)’un, Hz. Musa (a.s.)’nın, Hz. Yusuf (a.s.)’un, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in ve diğer peygamberlerin hayatlarına baktığımızda Allah yolunda inkar edenlerin tuzaklarıyla, iftiralarıyla, suçlamalarıyla, öldürülme ve sürgün edilme tehditleriyle karşı karşıya kaldıkları görülmektedir. Bu Allah’ın Kendisi’ne gönülden katıksızca iman eden, tevekkül eden samimi Müslümanlarla samimiyetsiz, kalbinde hastalık bulunan zayıf imanlı, münafık karakterli insanları birbirinden ayırmak için yarattığı imtihanın bir sırrıdır.

Allah Kendisi’ni aşkla seven ve sadece Allah’ın rızasını kazanabilmek için yaşayan kişilere “... gerçekten zorlukla beraber kolaylık vardır. Gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır. (İnşirah Suresi, 5-6)” ayetlerine uygun olarak hep kolaylık yaratmakta, içinde bulundukları her zorlukta onlara yardım ederek, onlara olan sevgisini, korumasını, rahmetini her an hissettirmektedir.

Örneğin Hz. İbrahim (a.s.) içinde bulunduğu toplumu sapkın inançlarından kurtarmak istediği ve onları Allah’ın dinine, güzel ahlaka davet ettiği için kavminin yoğun baskısıyla karşılaşmıştır. Hatta kavminin düşmanlığı öyle bir boyuta ulaşmıştır ki, Hz, İbrahim (a.s.)’i ateşe atıp onu yakmaya yeltenmişlerdir. Ancak Allah “Ey ateş, İbrahim'e karşı soğuk ve esenlik ol.” (Enbiya Suresi, 69) diye emrederek Hz. İbrahim (a.s.)’i kavminin bu acımasız tuzağından kurtarmıştır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) bu hadisinde “Peygamber İbrahim (a.s.) gibi Hz. Mehdi (a.s.) de ALEVLENEN ATEŞTEN GÜVENLİ VE EMİN OLARAK çıkacaktır” diye bir benzetme yaparak Hz. Mehdi (a.s.)’nin de Hz. İbrahim (a.s.)’de olduğu gibi kendisine kurulan EN TEHLİKELİ TUZAKLARDAN, YÖNELTİLEN EN AĞIR SUÇLAMALARDAN, İFTİRALARDAN VE KÖTÜLÜKLERDEN ALLAH’IN YARDIMIYLA EMİN BİR ŞEKİLDE GÜVENLİĞE ÇIKACAĞINI bildirmiştir.

Hz. Mehdi (a.s.) en samimi anlatımla İslam ahlakını tebliğ edecek

Hz. Mehdi (a.s.)’nin tebliğ yöntemi insanların kalplerinin derinliklerine işleyen ve Allah’a en samimi kalple yönelten türden olacak. Dinden uzaklaşmış olanlar ibadetlerine, tatminkarlığa ve güvenliğe geri dönecekler.

(İkdud Durar, sayfa.156, Bihar- ül Envar, Cilt 53, Sayfa: 36 ve 280)

Hadiste, Hz. Mehdi (a.s.)'nin İslam ahlakını anlatırken son derece samimi bir yöntem kullanacağı anlatılmıştır. Allah Hz. Mehdi (a.s.)'nin samimiyetini de vesile ederek “Hadi” sıfatıyla tecelli edecek ve insanları hidayete erdirecektir. Hz. Mehdi (a.s.)'nin devrinde insanlar halis bir kalple Allah’a iman edecekler ve imanı zayıflamış kişilerin de yeniden imanları güçlenecektir. Hz. Mehdi (a.s.)'nin İslam ahlakını anlatım şeklindeki samimiyetin özellikle dikkat çekmesinin nedenlerinden biri de, Hz. Mehdi (a.s.)'nin yaşadığı dönemde insanların genel olarak samimiyetten uzak bir tavır içinde olmalarıdır. Hadiste ayrıca iman eden kişilerin kalplerinin tatmin olacağına ve güvenlik ortamının oluşacağına da dikkat çekilmiştir.

Hz. Davud (a.s.)'un sakınmasına, Hz. Eyüp (a.s.)'ün sabrına sahip olan Hz. Mehdi (a.s.)'nin ahlakı peygamber efendimiz (s.a.v.)'in ahlakıdır

İMAM MEHDİ (HZ. MEHDİ) (A.S.)’NİN AHLAKI ALLAH’IN RESULÜ (S.A.V.)’İN AHLAKIDIR. Herşeye Kadir olan Allah, Allah’ın Elçisinin ahlakını “Üstün ahlak” olarak işaret etmiştir.

Kalem Suresi : 4.Ayet ; Mikyaal al-Makaarem, Cilt 1, Sayfa 84; E'qd al-Dorar, Sayfa. 31; A'laam al-Waraa, Sayfa 291; Muntakhab al-Asar, Sayfa 183 Al-Malaahem wa-al-Fetan’dan aktarıyor.

İmam Mehdi Hz. Mehdi (a.s.), DAVUT PEYGAMBER (A.S.)’İN SAKINMASINA ve EYÜP PEYGAMBER (A.S.)’İN SABRINA sahiptir.

Kefaayah al-Asar, Sayfa 43

Hz. Mehdi (a.s.) fakirlere karşı çok merhametli ve cömert olacaktır

İmam Mehdi (a.s.) büyük miktarlarda servet dağıtacaktır. FAKİRE VE İHTİYAÇ SAHİBİNE KARŞI ÇOK YUMUŞAKTIR.

Muntakhab al-Asar, Sayfa 311

Hz. Mehdi (a.s.)’nin önemli bir özelliği de bu hadiste bildirildiği gibi ihtiyaç içinde olan fakirlere karşı son derece merhametli olması, onların rahat ve huzurlu yaşayabilmeleri için her türlü sosyal girişimi teşvik ederek onlara imkan sağlaması olacaktır.